“Dersler yalnızca kitaptan değil, hayatın içinde öğretilmelidir.”

Mustafa Kemal Atatürk

İnsanlık Sanatçısı

Atatürk, ulusumuzun yükselebilmesi için bir irfan ordusuna gereksinimimiz olduğunu ve bu irfan ordusunun da öğretmenlerimiz ve eğitim sistemimiz olduğunu açıkça vurgulamıştır.

Bize, çağdaş eğitim sisteminin “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bireyler yetiştirmesi gerektiğini” söylerken, insanın bir birey olarak kendisini özgün fikir ve düşünceleriyle inşa etmesinin önemine ve bu şekilde kendini gerçekleştirme ve toplumla birlikte kendini var edebilmesi amacına vurgu yapmıştır.

Aydınlanma temelli bu eğitim sistemi içerisinde birey olarak var olma, 3 temel unsurun bir araya gelmesiyle mümkündür: Bilim, akıl ve hümanite. Aklın ve bilimin, kendi uygarlığımızın kodlarında mevcut olan evrensel insan sevgisiyle bütünleşmesi ve yaşama geçmesidir bu sentez.

Ulu önderimiz Atatürk sadece Türk ulusu için değil tüm insanlık için örnek bir toplum yaratmayı hedeflemiş ve aydınlanmayı eğitim yoluyla topluma kazandırmayı amaçlamıştır.

Psikanaliz biliminin kurucusu dünyaca ünlü nörolog ve psikolog Freud, Atatürk’ü bir “insanlık sanatçısı” olarak nitelendirmiştir.

Bu bakımdan Atatürk’ün kurmak istediği eğitim sistemi, fikri, vicdanı ve irfanı hür, akıl ve bilimi esas alan, analitik düşünen, tartışan, üreten bireyler yetiştirirken aynı zamanda kadim değerlerimize, yani insanlık erdemlerimize, inançlarımıza, tarihimize ve kültürümüze bağlı bireyler yetiştirmekti.

Bu bakımdan Atatürk’ün kurmak istediği eğitim sistemi, fikri, vicdanı ve irfanı hür, akıl ve bilimi esas alan, analitik düşünen, tartışan, üreten bireyler yetiştirirken aynı zamanda kadim değerlerimize, yani insanlık erdemlerimize, inançlarımıza, tarihimize ve kültürümüze bağlı bireyler yetiştirmekti.

Geniş anamda, Latin kökenli yeni alfabeye geçilerek Türkçenin yapısına uymayan Arap harfleri kaldırılmış, laik bir eğitim sistemine geçilmiş, tarih ve dil alanında yapılan çalışmalarla uluslaşma yolunda önemli bir atılım gerçekleştirilmiş, üniversite reformu yapılmış, açılan yeni kurumlarla ve verilen eğitimlerle, ülkede kültürel bütünlük ve ulusal kimlik bilincinin gelişmesi hızlandırılmıştır. Sonuç olarak; Türkiye Eğitim Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını sürdürebileceği bir yapıya kavuşturulmuştu.

Atatürk; eğitim sisteminin ülkemizin ihtiyaçlarına ve çağın gereklerine uygun olarak yeni baştan kurulmasını ve bu eğitimin aynı zamanda toplumun bütün kesimlerine yaygınlaştırılmasını gerekli görüyordu.

Atatürk, eğitim felsefesinin temeline birden fazla unsuru yerleştirerek, çok yönlü bir düşünür olduğunu da ortaya koymuştur. Sadece tek bir felsefi akıma bağlı kalmamış farklı farklı görüşlerden yararlanılarak, Türkiye’nin Eğitim Sorunlarını çözecek değişik analitik sentezlere gidilmiştir. Hümanizm, realizm, pragmatizm, idealizm ve pozitivizm gibi felsefelerden yararlanılmıştır.

Atatürk’ün eğitime ilişkin görüş ve direktifleri ve döneminin eğitim uygulamaları dikkatle incelendiğinde; Onun, ‘ansiklopedik bilgileri ezberletmeye’ dayalı eğitime karşı olduğu, teori ile uygulamayı bütünleştiren bir eğitim programını uygulamaya çalıştığı çok net olarak anlaşılır.

Sonuç olarak, büyük bir devlet adamı ve komutan olduğu kadar, önemli bir eğitimci de olan ATATÜRK, eğitimci yanıyla da ölümsüz bir liderdir.

Şimdi gelin ulu önderimizin eğitim konusu ile ilgili söylediği bazı sözlere kulak kabartalım. Bu sözler Atatürk’ün ne kadar vizyon sahibi ve ileri görüşlü bir önder olduğunun birer kanıtıdır.

“Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır."

" Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır."

" Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet, sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister!

 "En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır."

"Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder."

“Öğretmek için öğrenmek gerek. Ve gönlünüzde bir sevda yok ise öğrencilik zor gelir. Öğretmenlik yapar ama öğretmen olamazsınız."

“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin.” 

"Öğretmenlik ömür boyu sürecek bir öğrenciliktir."

"Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz… Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal yaşamda bizzat faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlarına sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da ayni öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz."

"Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile olan bağlarımızı kopartamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş, çağdaş bir millet olarak medeniyet düzeyinin de üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur."

 “(Bugüne kadar) Eğitimimizin amacı; kendini, hayatı bilmeyen her konuda yüzeysel bilgi sahibi, tüketici insan yetiştirmek olmuştur. Bütün bu uygulama ve programlar ne veriyordu? Çok bilmiş, çok öğrenmiş birtakım insanlar... Ama neyi bilmiş? Bir takım nazariyatı bilmiş!. Fakat neyi bilmemiş? Kendini bilmemiş hayatını, ihtiyacını bilmemiş ve aç kalmış! İşte bu öğrenim tarzının uğursuz sonucu olarak denilebilir ki, memlekette aydın olmak demek çok bilmiş olmak demektir, sefalette ve fakirliğe mahkum olmak demektir.”

“Eğitim, işe yarar, üretici ve hayatta başarılı olacak insanlar yetiştirmelidir. Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir baskı aracı, yahut medeni bir zevkten ziyade, maddi hayatta başarılı olmayı temin eden işe dönük ve kullanılabilir bir vasıta haline getirmektir.”

“İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmî ve tekniği versin. Fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkum olmadığına emin olsun.”

“Milletimizin dehasının gelişmesi ve layık olduğu medeniyet seviyesine ulaşması ancak, yüksek bilim ve teknik elemanların yetiştirilmesi ve millî kültürümüzün yüceltilmesiyle mümkündür. Ortaöğretimin gayesi, memleketin muhtaç olduğu muhtelif hizmet ve sanat erbabı elamanlar yetiştirmek, yüksek öğretime aday hazırlamaktır. Ortaöğretimde dahi eğitim öğretim yöntemlerinin ameli ve tatbiki olmasına riayet şarttır. ”

“Dersler yalnızca kitaptan değil, hayatın içinde öğretilmelidir.”

"Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir." 

Kaynakça:

https://www.odatv4.com/analiz/bir-egitimcinin-gozunden-ataturk-1111171200-127131

https://portal.dpu.edu.tr/orhan.elmaci/makale_oku/344/ogretmenler-yeni-nesil-sizin-eseriniz-olacaktir

https://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi/160/budak.htm

https://metinbobaroglu.net/ataturk-onderdir/